ABD Hava Kuvvetleri'ne ait bir meteoroloji uydusunun uzayda parçalanmasının ardından giderek artan çarpışma ve Kessler Sendromu riski konusunda bilim insanları alarma geçti. Uzmanlar, bu olayın, yörüngede hızla artan uzay çöpleriyle çarpışmaların zincirleme reaksiyonlara yol açabileceğini ve gezegenin çevresindeki yörüngelerin tehlikeye girmesi riskini artırdığını belirtti. Kessler Sendromu nedir, ne gibi riskleri bulunuyor?
Geçtiğimiz günlerde ABD Hava Kuvvetleri'ne ait bir meteoroloji uydusunun yörüngede 50 parçaya bölünmesi, uzayda artan çarpışmaların ve "Kessler Sendromu" riski konusunda endişeleri daha da derinleştirdi.
Kessler Sendromu, yörüngede birbirine çarpan uyduların ve diğer donanımların, giderek büyüyen bir uzay çöpü zincirine yol açmasını tanımlıyor. Dünya'nın yörüngesinde yaklaşık 130 milyon uzay çöpü bulunuyor ve bunlar saatte 18 bin mil hızla hareket ediyor, bu da büyük çarpışma riskleri yaratıyor.
Son yıllarda uzaya yapılan fırlatmalar arttı ve uzay çöplüğünün boyutu hızla büyüdü. 2008-2017 yılları arasında yılda ortalama 82 fırlatma yapılırken, 2018’den sonra bu sayı 133’e çıktı. SpaceX’in Starlink projeleri gibi büyük uydu ağları, bu sorunun daha da derinleşmesine yol açıyor. Şu anda, alçak Dünya yörüngesinde günde yaklaşık bin çarpışma uyarısı yayınlanıyor. Uzmanlar, uzay çöplüğünün artmasıyla Kessler Sendromu'nun gerçekleşme ihtimalinin yükseldiğine dikkat çekiyor.
Özellikle jeosenkron yörüngede (GEO) bulunan uydular, uzay çöplüğünün büyük tehdit oluşturduğu bölgelerden biri. Bu bölgede yer alan kritik sistemler, örneğin iletişim uyduları, uzun süre yörüngede kalan çöpler nedeniyle risk altında. Bu çöpler, on yıllarca yörüngede kalabilir ve her çarpışma yeni bir enkaz yaratır.
Uzmanlar, uzay çöpü sorununun çözülmesi için küresel iş birliğine ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor. Yetersiz düzenlemeler ve artan fırlatmalar, uzayda büyük bir felakete yol açabilir. Gelecekte, uzaya daha fazla uydu fırlatılması durumunda, Dünya'nın yörüngesi ciddi şekilde kullanılmaz hale gelebilir. Bu tehdit, sadece uzay endüstrisini değil, tüm dünyayı etkileyebilir.