Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine toplantısının ardından millete seslendi. Erdoğan, İsrail'in devlet aklını tamamen yitirdiğini ve örgüt gibi davrandığını belirterek, "Gazze'de işlenen savaş suçlarının faillerinin hukuk önünde hesap vermesi için görüşmelerimiz devam ediyor." dedi. Bölgedeki aktörlerin iş birliğinde yeni bir güvenlik mekanizması tesis edilmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı, "Bu adımın atılması halinde sorumluluk almaya hazırız." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca 2024 yılı kredi ve burs miktarını lisans öğrencileri için 2 bin, yüksek lisans için 4 bin, doktora öğrencileri için ise 6 bin liraya çıkardıklarını açıkladı.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, uzun bir aranın ardından bugün Beştepe'de toplandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Kabine toplantısı 2,5 saat sürdü.
Kabine toplantısının ardından millete seslenen Erdoğan, İsrail'in devlet aklını tamamen yitirdiğini ve örgüt gibi davrandığını belirterek, "Gazze'de işlenen savaş suçlarının faillerinin hukuk önünde hesap vermesi için görüşmelerimiz devam ediyor." dedi. Bölgedeki aktörlerin iş birliğinde yeni bir güvenlik mekanizması tesis edilmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı, "Bu adımın atılması halinde sorumluluk almaya hazırız." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca 2024 yılı kredi ve burs rakamlarını lisans öğrencileri için 2 bin, yüksek lisans için 4 bin, doktora öğrencileri için ise 6 bin liraya çıkardıklarını açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
"Cumhuriyetimizin 100'üncü yıl dönümünü manasına ve önemine yakışır bir şekilde 85 milyon olarak hep birlikte büyük bir gururla kutladık. Özellikle İstanbul Boğazı'nda yapılan geçit törenimizde, ülkemizin savunma sanayisi alanında ulaştığı seviyeyi yeniden görme fırsatı bulduk. Dünyanın ilk SİHA gemisi vasfını taşıyan, donanmamızın amiral gemisi TCG Anadolu'nun öncülüğünde 100 savaş gemimiz tarafından yapılan geçit töreni, bizi hem duygulandırdı hem de kıvanç kaynağımız oldu. Bizlere bu gururu yaşatan donanmamızı, hava kuvvetlerimizi, Solo Türk ve Türk Yıldızları ile kahraman ordumuzun tüm komutanlarını, bütün mensuplarını buradan tekrar kutluyorum. Geçit törenimiz, donanmamızın gücünü göstermesi yanında, çok önemli stratejik mesajlar da içeriyor. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında bazı gerçekleri tekrar hatırlattık. Vatanımızı canımız pahasına koruyacağımızı, istiklalimize sonuna kadar sahip çıkacağımızı, mabetlerimizin üzerine namahrem eli değdirmeyeceğimizi, her gün beş defa gök kubbeyi çınlatan ezanlarımızı susturmayacağımızı, rengini şehitlerimizin mübarek kanından alan ay yıldızlı al bayrağımızı indirtmeyeceğimizi, bağımsızlığımıza gölge düşmesine izin vermeyeceğimizi bir kez daha 85 milyon olarak tüm dünyaya ilan ettik.
Bölgenin içinden geçtiği muhataralı dönemde bu mesajların doğru bir şekilde okunacağına inanıyorum. Bizim hiçbir ülkenin toprağında, denizinde, egemenliğinde, iç işlerinde gözümüz yok. Biz sadece 'Hazır ol cenge ister isen sulh-ü salah' diyen ecdadın rehberliğinde vatanımızı korumaya çalışıyoruz.
Türkiye, hayatta kalabilmek için başta savunma sanayisi olmak üzere her alanda güçlü olmak, sürekli kendini geliştirmek zorunda. Diğer türlü çekile çekile 780 bin kilometrekareye sıkıştığımız mevcut vatan topraklarını bile bize çok göreceklerini gayet iyi biliyoruz. Bu gerçeğin şuurunda olarak, kimseye husumet beslemeden, hiç kimseye düşmanlık etmeden ordumuzu güçlendirmeye devam edeceğiz. Cumhuriyet'i salonlara ve balolara hapsedenlere, millete mal etmek yerine kendi ideolojilerinin aparatı haline getirenlere, Cumhuriyet adına bu ülkede yıllarca cumhur karşıtlığı yapanlara, velhasıl Cumhuriyet'i tapulu mülkü gibi görenlere bu tarihi yıl dönümünün nasıl idrak edilmesi gerektiğini gösterdik. Ayrıca günlerdir kutlamalarla ilgili yalan yanlış bilgi yayarak, milletin ensesinde boza pişirenlere de cevabımızı en güzel şekilde verdik. Milleti dışlayan, milletin olmadığı soğuk törenler yerine Cumhuriyetimizi, ruhuna uygun şekilde halkımızla omuz omuza kutladık. Davetimize icabet ederek evlerini, araçlarını, iş yerlerini bayraklarımızla süsleyen tüm vatandaşlarıma teşekkür ediyorum. Pazar günkü tablo Gazi Mustafa Kemal'in de muradını yansıtmıştır. Gazi'nin yaklaşık bir asır önce yaptığı şu ikaz son derece mühimdir. Çevresindeki kimi şahısları, Gazi Mustafa Kemal bakınız nasıl uyarıyor, 'Beni övme sözlerini bırakınız, gelecek için neler yapacağız onları söyleyin.' Evet, Cumhuriyet'i sahiplenmek, Gazi'nin emanetine sahip çıkmak, övgü yarışına girmekle olmaz, ülkenin geleceğine ufuk çizmekle olur. Gazi'nin mirasını gerçek anlamda yaşatanlar, millete efendilik taslayanlar değil, 85 milyonun tamamına hizmetkarlık yapanlardır. Biz, işte bunu sağladık, bunu başardık.
Bizim dönemimize kadar Türkiye'nin en büyük sorunu, milletin kurduğu Cumhuriyet'i milletin değerleriyle, inancıyla, kültürüyle hesaplaşma aracı haline dönüştüren istismarcılardı. Gardırop Atatürkçüleri yıllarca bu ülkeyi ikinci sınıf demokrasiye, ikinci sınıf ekonomiye mahkum ve mecbur etmişlerdir. Cumhuriyet'e ve kazanımlarına gardırop Atatürkçüleri kadar zarar veren başka bir kesim olmamıştır. Gazi'nin vefatından sonra milleti yıllarca inim inim inletenler işte bunlardır. Milleti mümeyyiz görmeyip, yıllarca sandığı önünden kaçıranlar bunlardır. Rahmetli Menderes'ten merhum Özal'a kadar, Türkiye sevdasıyla çalışanlara hayatı zindan edenler bunlardır. Güya Cumhuriyet'i koruma adına 1960'tan itibaren her 10 yılda bir milli iradeye kastedenler bunlar, Anadolu insanını 'takunyalı, örümcek kafalı, makarnacı, yobaz, göbeğini kaşıyan adam' diyerek aşağılayanlar bunlardır. Kızlarımızı kılık kıyafetlerinden dolayı üniversite kapılarında ağlatanlar bunlardır. Kadınların sadece okuma hakkını değil, kamuda çalışma ve seçilme hakkını da gasbedenler yine bunlardır. 'Cumhuriyet mitingleri' adı altında darbe çığırtkanlığı yapanlar bunlardır. Sırf oy tercihleri sebebiyle depremzedelerimize hakaret edenler yine bunlardır, bu faşist zihniyetin mensuplarıdır. Milletle ve milli iradeyle barışmak istemeyen bu çevreler, bugün de farklı yöntemlerle içlerindeki nefreti kusmaya devam ediyor. Biz, bunların kim olduklarını ve hangi habis niyetlerle hareket ettiklerini gayet iyi biliyoruz. Cumhuriyet kutlamalarına bile nefret söylemi bulaştıran bu güruha asla boyun eğmeyeceğiz, hiçbir zaman prim vermeyeceğiz.
"İSRAİL DEVLET AKLINI TAMAMEN YİTİRDİ"
7 Ekim'den bu yana Gazzeli kardeşlerimiz çok büyük bir zulme ve vahşete maruz bırakılıyor. Avrupa ve Amerika'nın koşulsuz desteğini arkasına alan İsrail yönetimi tam 25 gündür tüm dünyanın gözleri önünde insanlık suçu işliyor. El Ehli Hastanesi'nden sonra dün de Gazzeli kardeşlerimize hediyemiz olan dostluk hastanesi İsrail güçleri tarafından hedef alındı. Kanser hastalarını tedavi eden bu kritik sağlık kuruluşu İsrail barbarlığının en son kurbanı oldu. Kanser hastaları ilaca erişim imkanlarını yitirdi. Oysa savaşta bile hastanelere dokunulmaz, hasta taşıyan ambulanslar vurulmaz, bir ülkenin veya şehrin sağlık altyapısı çökertilmez. Örgütler ile devletler arasındaki en büyük fark işte budur.
Devletler savaş hukukuna uymakla mükellef. Sadece bu saldırı bile tek başına İsrail'in hiçbir hak, hukuk ve insani değer tanımadığını ispata yeterlidir. İsrail'in doğrudan sivillere yönelik saldırıları sonucunda bugüne kadar çoğu bebek, çocuk ve kadın olmak üzere 8 bin 500 Filistinli şehit edildi, 21 binden fazla Filistinli kardeşimiz yaralandı. Birleşmiş Milletler'e göre 1000'den fazla cenaze halen yıkıntıların altında. Yerlerinden edilenlerin sayısı 1 milyonu aştı. Gazze'deki binaların çok önemli bir kısmı yıkıldı veya tahrip oldu. Elektriği, suyu, yakıtı, gıdası üç hafta önce kesilen Gazzeliler bir taraftan açlıkla diğer taraftan da ağır bombardımanla adeta kıyıma uğruyor.
Demokrasi ve insan haklarının beşiği olma iddiasındaki ülkeler, bu kıyıma aleni destek veriyor. Türkiye olarak ilk günden bu yana sergilediğimiz insani, adaletli ve onurlu tavrı bugün de sürdürüyoruz. Sivillere yönelik eylemleri kabul etmediğimizin altını her fırsatta çiziyoruz. Daha fazla kan dökerek, daha fazla çocuk öldürerek, daha fazla hastane, okul, cami, kilise, pazar yeri vurarak, Gazze'ye daha fazla bomba yağdırarak güvenliğin sağlanamayacağını ifade ediyoruz. Devlet aklını tamamen yitirdiği görülen ve örgüt gibi davranan İsrail'in bir an önce durdurulması gerektiğine inanıyoruz. Gazze'de işlenen savaş suçlarının faillerinin hukuk önünde hesap vermesi için görüşmelerimiz devam ediyor. Gazzeli mazlum ve masumların hakkını her platformda sonuna kadar savunacağız.
ULUSLARARASI BARIŞ KONFERANSI ÇAĞRISI
Gazze'de öncelik ateşkesin sağlanması, ardından da kalıcı barışa giden yolun açılması gerekiyor. İlgili tüm tarafların iştirakleriyle düzenlenecek Filistin İsrail Uluslararası Barış Konferansı'nın bunun için en uygun platform olacağı kanaatindeyiz. Bölgedeki aktörlerin işbirliğinde yeni bir güvenlik mekanizmasının tesis edilmesini gerekli görüyoruz. Böyle bir adım atılması halinde Türkiye olarak sorumluluk almaya hazırız. Bizim amacımız bölgemizi içine sürüklendiği bu anafordan çıkarmaktır.
GAZZE'YE İNSANİ YARDIMLAR
Mısır makamlarıyla koordinasyon içinde bugüne kadar 10 uçak dolusu yardım malzemesini El Ariş Havalimanı'na sevk ettik. Aralarında doktorların, sağlıkçıların, AFAD, Kızılay, basın mensuplarının da olduğu 54 görevlimizin bölgeye intikalini sağladık. Ülkemizin gönderdiği ve bir kısmı Gazzeli kardeşlerimize ulaşan yardım malzemelerinin toplamı 213 tonu buldu. Daha fazla insani yardım tırının Refah Kapısı'ndan Gazze'ye girişine izin verildikçe biz de yardımlarımızı artıracağız.
"BATI, GAZZE'DEKİ İNSANLIK SINAVINDA BİR KEZ DAHA SINIFTA KALDI"
Başta Avrupalı ülkeler olmak üzere Batı dünyası, Gazze'deki insanlık sınavında bir kez daha sınıfta kalmıştır. Tam 25 gündür çocuklar ölüyor, kadınlar ölüyor, hastaneler bombalanıyor. Tam 25 gündür 360 kilometrekarede 2,3 milyon mazlum hayatta kalma mücadelesi veriyor. Tam 25 gündür Gazze'de insanlığa ait ne kadar haslet varsa hepsi tek tek yok ediliyor ama Avrupa Birliği bırakın İsrail'i kınamayı, çıkıp ateşkes çağrısı bile yapamıyor. Uluslararası basın kuruluşları, 34'ten fazla meslektaşları Gazze'de öldürüldüğü halde eleştirel tek cümle dahi kuramıyor. Bunu yapmadıkları gibi hepsi bir ağızdan İsrail mezalimine kılıf uydurmaya çalışıyorlar. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Gazze'deki Birleşmiş Milletler kuruluşlarının ve personelinin hedef alınmasını sadece seyrediyor. İnsan hakları kuruluşları, 25 gündür işlenen insanlık suçları karşısında hiçbir tepki göstermiyor. Hasılı, mesele Türkiye ve İslam dünyası olunca ortalığı ayağa kaldıranlar, İsrail'in savaş suçları karşısında ortalıkta görünmemeyi tercih ediyor. Bugün binlerce Gazzeli çocuğun ölümüne seyirci kalanların, yarın herhangi bir konuda söyleyecekleri hiçbir sözün kıymetiharbiyesi olmaz. Asıl olan zor zamanda konuşmaktır, hakikatleri bugün dile getirmektir, hakkı bugün haykırmaktır. İsrail'in katliamlarına ses çıkarmayan tatlı su hak savunucularından insanlığa da dünyaya da hiçbir hayır gelmez.
12. KALKINMA PLANI MECLİS'TE
2024 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı, geçen hafta yayımlandı. Geçtiğimiz haftalarda 12. Kalkınma Planı'nı Meclisimizin takdirine sunduk. 2024-2028 yıllarını kapsayan 12. Kalkınma Planı'nı Meclis görüşmeleri tamamlandıktan sonra yürürlüğe koyacağız. Katılımcı bir anlayışla tüm taraflarla istişare edilerek hazırlanan planın en önemli özelliği 2053 vizyonumuza ışık tutmasıdır. Birileri parti içi kavgalarla, Güneş Motel utancını aratmayan pazarlıklarla, siyasete güveni zedeleyen ayak oyunlarıyla günlerini geçirirken biz 30 yıl sonrasını düşünüyoruz, 30 yıl sonrasının hedeflerini belirliyoruz. 2024 KREDİ VE BURS ÜCRETLERİ
2024 yılı kredi ve burs rakamlarını lisans öğrencileri için 2 bin, yüksek lisans için 4 bin, doktora öğrencileri için ise 6 bin liraya çıkarıyoruz.
DEPREM BÖLGESİNDEKİ KOBİLERE YENİ KREDİ PAKETİ
Yerinde Dönüşüm Projesi ile ilgili kredi ve hibe tutarlarını güncelledik. Şimdiye kadar 235 bin kardeşimizin başvurduğu bu projemizi de süratle hayata geçiriyoruz. Deprem bölgesindeki KOBİ'lerimize yönelik KOSGEB vasıtasıyla yeni bir kredi paketini devreye alıyoruz. Dünya Bankasıyla iş birliği halinde işletme başına 200 bin lira ile 750 bin lira arasında faizsiz kredi sağlayacağız.
DEPREM KONUTLARININ TESLİMİ
Afetten zarar gören 11 ilimizde, 200 bin konutun inşası hızla devam ediyor. Yapımı biten konutları yakında etap etap teslim etmeye başlıyoruz. Sene sonuna kadar 41 bin konut ve 5 bin köy evinin teslimini planlıyoruz. Diğer konut ve köy evlerimiz de tamamlandıkça teslimatlarını peyderpey yapacağız." diye konuştu.
ENFLASYON MESAJI
İster emekli, ister kamu görevlisi, ister işçi olsun ücretli çalışanlarımızın hiçbirini enflasyona ezdirmeyeceğimizin bilinmesini istiyorum. Bunun en somut örneklerinden biri, başta gıda olmak üzere tedarik zincirinde yaşanan aksamalardan kaynaklı enflasyon oranını asgari düzeye indirmek için yapmış olduğumuz birliktelik çağrısıdır. İndirim kampanyası çağrımıza 400'den fazla firma, 50 bine yakın şubesiyle katıldı. Bu sayı her geçen gün artıyor.
Otomobil gibi fahiş fiyat balonunun oluştuğu kimi sektörlerde dengelenme başladı. Konut sektöründe de benzer bir tablonun ortaya çıktığına şahit oluyoruz. Tüm dünya gibi bizi de olumsuz etkileyen enflasyon sorununu daha önce başardığımız gibi yeniden tek haneye indireceğiz. Bölgemizde patlak veren yeni krizler ve çatışmalar işimizi zorlaştırsa da Allah'ın izniyle bunları aşacak iradeye sahibiz. Milletimizin bu konuda bize ve ekonomi yönetimimize güvenmeye devam etmesini bekliyoruz."