Optik illüzyonlar, beyninizi test etmenin, kendinizi ve dünyayı nasıl algıladığınızı belirlemenin eğlenceli bir yolu haline geldi. Yeni bir optik illüzyona göre görselde ilk gördüğünüz hayvan kişiliğiniz hakkında bilgi veriyor.
Yeni optik illüzyon hayatta meraklı mı yoksa temkinli mi olduğunuzu belirtmek için ilk olarak hangi hayvanı görüğünüzü seçmenizi istiyor.
Görüntüde, beyaz bir arka plan üzerinde siyah beyaz bir hayvan yer alıyor ve izleyicilerin ilk önce bir kedi mi yoksa fare mi gördüklerine dikkat etmeleri isteniyor.
İlk önce siyah kediyi görmeniz, doğuştan bencil ama aynı zamanda bağımsız ve meraklı bir kişiliğe sahip olduğunuzu gösteriyor.Başkalarının sizi desteklemesine bağımlı olmaktan hoşlanmıyorsunuz ve herhangi bir görevi başkalarından daha iyi tamamlayabileceğinize inanıyorsunuz.
Kedi aynı zamanda sizin şakacı ve gizemli bir insan olduğunuzu da ortaya koyuyor ve bu da başkalarının sizin doğal, neşeli kişiliğinizden keyif almasını ve size yönelmesini sağlıyor.
Kedinin yüzünün ortasında, burnunun bulunduğu yerde beyaz bir fare görülüyor, kedinin gözleri ise kulaklarını oluşturuyor.Eğer ilk önce fareyi gördüyseniz, bu sizin kolay kolay insanlara güvenmeyen, çekingen ve temkinli bir insan olduğunuz anlamına gelir.
Utangaç ve çekingen yapınız, sizi diğer insanlardan daha dikkatli biri haline getirebilir.Çevrenizdeki dünyayı sınırsız bir bakış açısıyla fark ediyorsunuz ve normalin dışında olan durumlara uyum sağlayabiliyorsunuz.Fare aynı zamanda zor durumlarda dayanıklı ve güvenilir bir insan olduğunuzu, gözlemci yapınız sayesinde bunlarla nasıl hızlı bir şekilde başa çıkacağınızı bildiğinizi de ortaya koyuyor.
Bu tür optik illüzyonlar, insanların belirsiz görüntüleri nasıl algıladığını analiz ederek, insanların kişilik özelliklerini veya isteklerini ortaya çıkarmak için görsel hileler kullanır.Burada görülen illüzyon türüne , zihnimizi bir görüntüden diğerine geçmeye zorlayan şekil-zemin illüzyonu denir; yani önce kediyi, bir saniye sonra da fareyi fark etmiş olabilirsiniz.Dünyaya baktığımızda duyularımızı bunaltmayacak şekilde bilgileri küçük parçalar halinde gözlemliyoruz. Bu sayede tek bir ana objeye odaklanıp diğer her şeyi arka planda bırakıyoruz.